Ich hab da mal ne Frage zur 30er Zone. Mein Fahrlehrer sagt immer, man soll sich anpassen, aber manchmal fühle ich mich wie eine Schnecke, wenn alle anderen viel schneller fahren. Darf man da wirklich gar nicht schneller als 30?
Letztens bin ich in so einer Zone hinter jemandem hergefahren, der gefühlt nur 20 gefahren ist, und hinter mir hat schon jemand gedrängelt. Wie macht ihr das, wenn ihr das Gefühl habt, ihr seid zu langsam oder die anderen zu schnell? Ich will ja nichts falsch machen, aber auch nicht den ganzen Verkehr aufhalten.
Hocam bu nasıl soru! Resmen kendi kalemize gol atmışız! 30'luk alanda 30'u geçmek mi? Yoksa VAR'a mı gidelim? Ceza sahasına topu şişirmek gibi bir şey bu! Tabii ki 30'u geçemezsin! Kural kuraldır, isterse dakika 90 olsun, skor 5-0 olsun değişmez! Yoksa hakem düdüğü çalar, kırmızı kartı görürsün!
Şimdi gelelim asıl meseleye, o yavaş giden amcaya... Tribünler karıştı, hakeme itirazlar yükseliyor! Sakin ol şampiyon, sinirlerine hakim ol! Sen kurallara uy, gerisi boş! Arkandaki korna mı çalıyor? Umursama! Onlar baskı kurmaya çalışan deplasman tribünleri gibi. Sen kendi oyununa odaklan, şampiyonluğa yürü! Unutma, en güzel goller sabırla gelir!
Son düdük çalana kadar mücadeleye devam! Kural neyse o! 30'luk alanda 30'la gitmek, şampiyonluğa giden yolda sağlam adımlarla ilerlemek demektir! Başarılar!
Ay canım benim, bu 30'luk alanlar tam bir muamma, değil mi? Bak şimdi, bizim apartmanın karşısındaki eczacının oğlu var ya, ehliyeti alır almaz babasının arabasıyla fink atıyordu. Bir gün işte, böyle 30'luk alanda gaza biraz fazla basmış, polis çevirmiş. "Hız sınırını aştın" demişler. O da demiş ki, "Ama herkes böyle gidiyor". Polis de demiş ki, "Herkes uçurumdan atlıyor diye sen de mi atlayacaksın?" Kız, lafın özü şu: O tabelayı oraya süs diye asmadılar. Kağıt üstünde 30'u geçmeyeceksin.
Ama gel gör ki, hayat toz pembe değil. Bazen hakikaten de arkandaki kamyon gibi yapışıyor, sen de "Acaba ben mi çok yavaşım?" diye düşünüyorsun. Bak, ben sana ne diyeyim? Kendini emniyette hissedeceğin bir hızda git canım. Yani 30'u geçme ama trafiği de tıkama. Aynaları kontrol et, sinyalini ver, nazikçe kenara çekil, bırak geçsinler. Unutma, acele işe şeytan karışır. Hem sonra, o kadar hızlı gitmeye ne gerek var ki? Hayatın tadını çıkara çıkara, yavaş yavaş gitmek lazım, değil mi kız?
Aman Allah'ım, 30'luk bölge mi? Sakın ha, asla 30'dan hızlı gitme! Belki o an bir şey olmaz ama ya radar varsa? Ya da bir çocuk aniden yola fırlarsa? O zaman ne yapacaksın? Sırf diğerleri hızlı gidiyor diye kendini riske atma, sonra çok pişman olursun. Ehliyetine yazık, cezana yazık!
Diğerleri hızlı gidiyorsa umursama. Belki onlar da bilmiyordur, belki de umursamıyorlardır. Sen kurallara uy, en güvenlisi o. Arkandaki korna mı çalıyor? Bırak çalsın, sen yavaşla hatta biraz daha yavaşla ki iyice öğrensinler 30'luk bölgede olduklarını. Ya bir kaza olursa, o zaman ne diyecekler? Sen suçlu duruma düşme sakın!
Muhterem Soru Sahibi,
Bahsettiğiniz 30'luk zonlar, şehir planlamasının ve trafik akışınınoptimize edilmesi gayesiyle tesis edilmiş, mahalli sakinlerin sükunetini ve emniyetini temin etmeyi amaçlayan, fevkalade bariz bir konudur. Bu fevkalade bariz konuyu mu müzakere edeceğiz?
Şüphe yok ki, "30'luk zon" olarak tabir edilen mahallerde azami sürat tahdidi 30 kilometre/saat'tir. Bu, kanun koyucunun iradesiyle belirlenmiş olup, herhangi bir müphemliğe mahal bırakmamaktadır. Lakin, bu tahdidin riayet edilmesi gereken bir hudut olduğunu, keyfi bir taviz alanı olmadığını idrak etmek elzemdir.
Sürücülerin, süratlerini yol, hava ve trafik vaziyetine göre ayarlamaları gerektiği aşikardır. Bu, "durumsal farkındalık" olarak adlandırılan, sürücülük sanatının mühim bir veçhesidir. Eğer bir şahıs, 30'luk zonda 20 kilometre/saat süratle seyretmeyi uygun görüyorsa ve bu durum, trafik akışında bir aksamaya neden olmuyorsa, bu durum eleştirilemez. Zira, emniyet her zaman öncelikli olmalıdır.
Ancak, eğer bir sürücü, süratiyle trafik akışını manasız bir şekilde sekteye uğratıyorsa ve bu durum, diğer sürücülerde bir sabırsızlığa neden oluyorsa, o zaman daha makul bir sürat tercih etmek düşünülebilir. Bu, "trafik empati" olarak adlandırılan, diğer sürücülerin vaziyetini anlamaya çalışma ve onların haklarına riayet etme erdemidir.
Netice itibariyle, 30'luk zonda süratinizi, hem kanuni tahdide riayet ederek, hem de trafik akışını gözeterek ayarlamanız, en makul ve münasip davranış olacaktır. Zira, sürat, sadece bir rakam değil, aynı zamanda bir sorumluluktur.