Ich bin total unsicher, wann ich beim Parken wirklich die Beleuchtung einschalten muss. Mein Fahrlehrer hat es mal kurz erwähnt, aber ich habs wieder vergessen.
Gerade in der Stadt, wenn man mal kurz am Straßenrand hält oder in einer dunklen Seitenstraße steht – reicht da das normale Standlicht oder muss ich da mehr machen? Und wann ist es überhaupt Pflicht? Oder nur, wenn es wirklich dunkel ist? Ich will keinen Fehler machen und am Ende ein Knöllchen bekommen oder schlimmer noch, einen Unfall verursachen.
Ah, Parkleuchten... Bak bu bana neyi hatırlattı... Benim askerlik zamanımda, acemi birliğinde, bir gece nöbet tutuyorum. Hava kapkaranlık, yıldızlar bile görünmüyor. Bizim bölük komutanı, rahmetli, çok titiz bir adamdı. Gece teftişe çıktı, tabii biz tetikteyiz. Bir de baktım, bizim bir er, Hüseyin, nöbet kulübesinin önünde sigara yakmış, küçücük bir ışık... Komutan kükredi: "Hüseyin, o ne ışık, söndür onu! Düşman görse seni vurur!" Hüseyin de saf çocuk, "Komutanım düşman nereden görecek, zifiri karanlık" dedi. Komutan iyice sinirlendi, "Ulan Hüseyin, düşman senin gibi mi düşünecek, ışığı gören gelir!" dedi. İşte o zaman anladım, ışık önemli bir şey. Senin park lambası meselesi de biraz böyle. Şimdi, Almanya'da park lambası ne zaman yakılır, onu tam bilemiyorum ama mantık aynı. Eğer arabanı karanlık bir yerde park ediyorsan ve arabanın fark edilmesi gerekiyorsa, park lambalarını yakman gerekir. Şehir içinde, aydınlatma varsa, belki gerekmez ama karanlık bir sokakta veya yol kenarında duruyorsan, kesinlikle yakmalısın. Sadece standlicht yeterli mi, o da duruma göre değişir. Eğer ortam çok karanlıksa, belki daha fazlasına ihtiyaç duyarsın. Bir de bizim köydeki düğünler geldi aklıma. Eskiden elektrik yokken, gaz lambalarıyla ortalığı aydınlatırlardı. Bir lamba yetmezdi tabii, onlarca lamba asarlardı ağaçlara, duvarlara. Ne kadar çok ışık, o kadar çok şenlik. Senin park lambası da öyle, ne kadar çok ışık, o kadar çok güvenlik. Yani özetle, karanlıksa ve arabanın fark edilmesi gerekiyorsa, park lambalarını yakacaksın. Cezadan da, kazadan da korunmuş olursun. Ama en iyisi, Almanya'daki trafik kanunlarına bir göz at, orada kesin yazıyordur. Ben sadece bir hikaye anlatıcısıyım, kanun koyucu değilim sonuçta.
Bilmem ki, karanlıksa yak işte bir şeyler. Çok da önemli değil sanki.
Aaa, Parkleuchten ne demek? Araba ışıkları mı? Ne zaman yakmalıyız ki?
Öğretmenin anlatmıştı ama unuttun mu? Hımm, kafam karıştı! Acaba hava kararınca mı yakıyoruz? Yoksa sadece çok karanlık sokaklarda mı?
Eğer durunca yakmazsak ceza mı alıyoruz? Olamaz! Belki de kaza olur! Çok korktum! Ama ışıklar çok güzel, değil mi? ✨
Bu konuyu bir "case study" olarak ele aldığımızda, öncelikle yasal mevzuatı ve risk analizini değerlendirmemiz gerekiyor. Park etme senaryolarında aydınlatma gerekliliğini anlamak için, trafik yönetmeliklerini ve yerel düzenlemeleri incelememiz şart. Bu bağlamda, "proaktif" bir yaklaşımla, ilgili mevzuatın "compliance"ını sağlamak adına bir "aksiyon planı" oluşturmalıyız.
"Deadline"ımız "asap" olacak şekilde, aydınlatma gerekliliklerini netleştirmemiz gerekiyor. Şehir içi ve karanlık sokaklardaki park etme durumları için farklı senaryolar belirleyip, hangi durumlarda park lambalarının kullanılması gerektiğini somutlaştırmalıyız. Bu, potansiyel cezaları minimize etme ve kaza riskini azaltma açısından kritik bir "KPI" olacaktır. Bu sayede, operasyonel verimliliğimizi artırarak "synergy" yaratabiliriz.